-
1 wahrnehmen
wahr|nehmenirr vt2) ( Gelegenheit) kullanmak;eine Chance \wahrnehmen bir fırsattan istifade etmekeinen Termin \wahrnehmen bir randevuya gitmek -
2 пользоваться
faydalanmak, istifade etmek, kullanmak, yararlanmakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > пользоваться
-
3 make the best of it
(to do all one can to turn a failure etc into something successful: She is disappointed at not getting into university but she'll just have to make the best of it and find a job.) elindekinden mümkün olduğunca yararlanmak; onlardan en iyi şekilde istifade etmek -
4 snatch
n. kapma, yakalama, an, kısa süre, çok kısa süren şey, am, kadın cinsel organı, ilişkiye girme, parça————————v. kapmak, yakalamak, fırsattan istifade etmek, çabucak yapmak, kapışmak, zorla almak, koparmak, kaçırmak, koparmada kaldırmak (halter)* * *1. kap (v.) 2. kapma (n.)* * *[snæ ] 1. verb1) (to (try to) seize or grab suddenly: The monkey snatched the biscuit out of my hand.) kapmak, kapmaya çalışmak2) (to take quickly, when one has time or the opportunity: She managed to snatch an hour's sleep.) (fırsat bulur bulmaz) yapıvermek2. noun1) (an attempt to seize: The thief made a snatch at her handbag.) kapmaya çalışma2) (a short piece or extract eg from music, conversation etc: a snatch of conversation.) parça -
5 utilize
v. kullanmak, yararlanmak, istifade etmek, yarar sağlamak, faydalı hale getirmek* * *kullan* * *(to find a useful purpose for (something): The extra money is being utilized to buy books for the school library.) kullanmak, yararlanmak -
6 make hay while the sun shines
fırsat varken yapmak, fırsattan istifade etmek -
7 make hay while the sun shines
fırsat varken yapmak, fırsattan istifade etmek -
8 Chance
Chance <-n> ['ʃã:s(ə) ] f1) ( Gelegenheit) fırsat (zu için), şans (zu için);eine \Chance bekommen eline fırsat geçmek;eine \Chance wahrnehmen bir fırsattan istifade etmek;ich gebe dir noch eine letzte \Chance sana son bir fırsat daha veriyorum, sana son bir şans daha tanıyorum\Chancen auf einen Gewinn kâr şansı -
9 Gelegenheit
fırsat, vesile;die \Gelegenheit haben, etw zu tun bir şey yapma fırsatı olmak;die \Gelegenheit nutzen fırsattan istifade etmek;bei dieser \Gelegenheit bu vesileyle;wenn sich die \Gelegenheit bietet fırsat çıkarsa, vesile olursa;die \Gelegenheit beim Schopfe fassen fırsat bu fırsat demek, fırsatı ganimet bilmek -
10 استغل
См. также в других словарях:
istifade etmek — yararlanmak Biz yağmur birikintilerinden istifade etmiştik. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
istifade — is., Ar. istifāde Yararlanma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller istifade etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırsattan istifade etmek — ele geçirilen imkân veya durumdan en iyi biçimde yararlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
İSTİFADE — Faydalanmak. Faydalanmağa çalışmak. * Anlayıp öğrenmek. * Tahsil etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İKTİBAS — Bir söz veya yazıyı olduğu gibi veya kısaltarak almak. Birisinden ilmen istifade etmek. İstifade suretiyle almak, alınmak. * Söz arasında Kur an ı Kerimden veya Hadis i Şeriftden veya başka makbul eserlerden bir cümlenin kâmilen veya kısmen az… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
fırsat — is., Ar. furṣat Uygun zaman, uygun durum veya şart, vesile İnsan, dedim, kendine bir ad takmak fırsatını bin yılda bir ele geçiremez. M. Ş. Esendal Birleşik Sözler fırsat düşkünü fırsat eşitliği fırsat yoksulu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
yararlanmak — den Kendine yarar sağlamak, faydalanmak, istifade etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
MALİKANE — f. Büyük ve gösterişli köşk. * Tar: Bir kimseye, gelirinden hayatı boyunca istifade etmek; fakat satamamak ve miras bırakamamak şartıyla verilen beylik arazi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NEFS-İ EMMARE — İnsanın çirkin ve şeytanın teşviklerine itirazsız ve mücahedesiz tâbi olması hâli.(Nefs i emmârenin istibdad ı rezilesinden selâmetimiz İslâmiyete istinad iledir. O habl ül metine temessük iledir. Ve haklı hürriyetten hakkıyla istifade etmek,… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
devremülk hakkı — Mesken olarak kullanılmaya elverişli bir yapı veya bağımsız bölümün ortak maliklerinden her biri lehine, bu yapı veya bağımsız bölümden yılın belli dönemlerinde istifade etmek üzere, müşterek mülkiyet payına bağlı olarak kurulan irtifak hakkı … Hukuk Sözlüğü
terbiye — 1. is., Ar. terbiye 1) Eğitim Hepsi de karşılıklı bir iyilik ve bir terbiyeden istifade etmekteydiler. A. Ş. Hisar 2) Görgü 3) Bazı yemeklerin suyunu türlü yollarla koyulaştırma 4) Eti, pişirmeden önce çeşitli baharatlar, yağ, salça vb. şeyler… … Çağatay Osmanlı Sözlük